بسم الله الرحمان الرحيم
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla :
اعْتِقَادُ أَبِي زُرْعَةَ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الْكَرِيمِ , وَأَبِي حَاتِمٍ مُحَمَّدِ بْنِ إِدْرِيسَ بْنِ الْمُنْذِرِ الرَّازِيَّيْنِ، وَجَمَاعَةٍ مِنَ السَّلَفِ مِمَّنْ نَقَلَ عَنْهُمْ رَحِمَهُمُ اللَّهُ
Ebû zur’a Ubeydullah bin Abdulkerîm er Râzi¹, Ebî Hâtim Muhammed bin İdrîs bin el Munzîr er Râzî ² ve Selef’den³ (İlim ehlinden bir) Cemaatın akîdesi (Allah onlara merhamet Etsin)
İmâm el Lâlakâi rahimehullâh ‘Şerhu usûli itikâdi ehli sünneti ve’l Cemaat’ kitâbında dedi ki :
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُظَفَّرِ الْمُقْرِئُ , قَالَ: حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ ⦗١٩٨⦘ مُحَمَّدِ بْنِ حَبَشٍ الْمُقْرِئُ , قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِي حَاتِمٍ , قَالَ: سَأَلْتُ أَبِي وَأَبَا زُرْعَةَ عَنْ مَذَاهِبِ أَهْلِ السُّنَّةِ فِي أُصُولِ الدِّينِ , وَمَا أَدْرَكَا عَلَيْهِ الْعُلَمَاءَ فِي جَمِيعِ الْأَمْصَارِ , وَمَا يَعْتَقِدَانِ مِنْ ذَلِكَ , فَقَالَا
Bize Muhammed bin el Muzaffer el Mukrî haber verdi dedi ki : Bize El Huseyn bin Muhammed bin Habeş el Mukrî tahdîs etti dedi ki : Bize Ebû Muhammed Abdûrrahmân bin Ebî Hâtim⁴ tahdîs etti dedi ki : Babama ve Ebû Zur’a ya : Ehli sünnetin dinin Asıllari hakkındaki mezhebini , bu konuda bütün şehirlerdeki âlimleri hangi görüş üzere bulduklarını ve bu konuda neye itikad ettiklerini sordum. Dediler ki :
أَدْرَكْنَا الْعُلَمَاءَ فِي جَمِيعِ الْأَمْصَارِ حِجَازًا وَعِرَاقًا وَشَامًا وَيَمَنًا فَكَانَ مِنْ مَذْهَبِهِمُ
Hicazdaki, Irak’taki, Şamdaki, Yemendeki ve bütün şehirlerdeki âlimlere yetiştik şunlar onların mezhebiydi :
الْإِيمَانُ قَوْلٌ وَعَمَلٌ , يَزِيدُ وَيَنْقُصُ
1. İman söz ve ameldir, artar ve azalır.
وَالْقُرْآنُ كَلَامُ اللَّهِ غَيْرُ مَخْلُوقٍ بِجَمِيعِ جِهَاتِهِ
2. Kuran her yönü ile Allah’ın kelâmıdır , Mahluk( yaratılmış) değildir.
وَالْقَدَرُ خَيْرُهُ وَشَرُّهُ مِنَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ
3. Kader Hayri ve şerri ile Allah azze ve celleden’dir.
وَخَيْرُ هَذِهِ الْأُمَّةِ بَعْدَ نَبِيِّهَا عَلَيْهِ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ أَبُو بَكْرٍ الصِّدِّيقُ , ثُمَّ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ , ثُمَّ عُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ , ثُمَّ عَلِيُّ بْنُ أَبِي طَالِبٍ عَلَيْهِمُ السَّلَامُ , وَهُمُ الْخُلَفَاءُ الرَّاشِدُونَ الْمَهْدِيُّونَ
4. Bu ümmetin Nebîsinden sallallahu aleyhi ve sellem sonra en hayırlısı Ebû Bekir es Sıddîk, Sonra Ömer bin el Hattâb, Sonra Osmân bin Affan, Sonra Alî bin Ebî Tâliptir. Allah’ın selamı onların üzerine olsun Onlar Hidayete erdirilmiş râsid halîfelerdir.
وَأَنَّ الْعَشَرَةَ الَّذِينَ سَمَّاهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَشَهِدَ لَهُمْ بِالْجَنَّةِ عَلَى مَا شَهِدَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَوْلُهُ الْحَقُّ
5. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in cennetlik olarak isimlendirdiği ve cennetlik olduklarına şahitlik ettiği on kişi⁵ Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şahitlik ettiği üzere cennetedir ve onun sözü haktır.
وَالتَّرَحُّمُ عَلَى جَمِيعِ أَصْحَابِ مُحَمَّدٍ وَالْكَفُّ عَمَّا شَجَرَ بَيْنَهُمْ
6. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabına Allah’tan rahmet dileriz ve aralarında çıkan sorunlar hakkında dilimizi tutariz (el çekeriz).
وَأَنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ عَلَى عَرْشِهِ بَائِنٌ مِنْ خَلْقِهِ كَمَا وَصَفَ نَفْسَهُ فِي كِتَابِهِ , وَعَلَى لِسَانِ رَسُولِهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِلَا كَيْفٍ , أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا , {لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ} [الشورى: ١١] .
7. Allah azze ve celle Kendini kitabında ve Nebîsinin sallallahu aleyhi ve sellem diliyle vasfettiği üzere keyfiyetsiz olarak Arşının üzerinde, kullarından ayrıdır. Ve onun ilmi herşeyi kuşatmıştır. “Onun misli hiçbir şey yoktur ve o İşiten ve Görendir” (Şûrâ süresi 11. Ayet)
وَأَنَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى يُرَى فِي الْآخِرَةِ , يَرَاهُ أَهْلُ الْجَنَّةِ بِأَبْصَارِهِمْ ⦗١٩٩⦘ وَيَسْمَعُونَ كَلَامَهُ كَيْفَ شَاءَ وَكَمَا شَاءَ.
8. Allah tebêrake ve teâla ahirette görülecek, Cennet ehli onu görecek ve kelâmını nasıl isterse onun istediği Gibi işiteceklerdir.
وَالْجَنَّةُ حَقٌّ وَالنَّارُ حَقٌّ وَهُمَا مَخْلُوقَانِ لَا يَفْنَيَانِ أَبَدًا , وَالْجَنَّةُ ثَوَابٌ لِأَوْلِيَائِهِ , وَالنَّارُ عِقَابٌ لِأَهْلِ مَعْصِيَتِهِ إِلَّا مَنْ رَحِمَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
9. Cennet ve Cehennem haktır, onlar yaratılmıştır ve ebeden son bulmayacaklardır cennet Allah dostlarının mukâfatıdır, Cehennemde masiyet ehlinin cezasıdır ancak Allah’ın merhamet ettiği müstesna.
وَالصِّرَاطُ حَقٌّ
10. Sırat haktır.
وَالْمِيزَانُ حَقٌّ
11. Mîzan haktır.
لهُ كِفَّتَانِ , تُوزَنُ فِيهِ أَعْمَالُ الْعِبَادِ حَسَنُهَا وَسَيِّئُهَا حَقٌّ
12. Mizanda kulların amellerinin , iyiliklerinin ve kötülüklerin tartılacağı iki kefe haktır.
وَالْحَوْضُ الْمُكْرَمُ بِهِ نَبِيُّنَا حَقٌّ
13. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e ikram edilen Havz Haktır.
وَالشَّفَاعَةُ حَقٌّ
14. Şefaat haktır.
وَالْبَعْثُ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ حَقٌّ
15. Ölümden sonra diriliş haktır.
وَأَهْلُ الْكَبَائِرِ فِي مَشِيئَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ
16. Büyük günah işleyenler Allah’ın dilemesine kalmıştır (dilerse onları bağışlar, dilerse azâb eder)
وَلَا نُكَفِّرُ أَهْلَ الْقِبْلَةِ بِذُنُوبِهِمْ , وَنَكِلُ أَسْرَارَهُمْ إِلَى اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ.
17. Ehli Kıbleyi günahları sebebiyle tekfir etmeyiz ve onların gizli hallerini Allah azze ve celleye havâle ederiz.
وَنُقِيمُ فَرْضَ الْجِهَادِ وَالْحَجِّ مَعَ أَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ فِي كُلِّ دَهْرٍ وَزَمَانٍ
18. Farz olan cihadı ve Haccı her zamanda müslümanların imâmları (yöneticileri) ile İkâme ederiz.
وَلَا نَرَى الْخُرُوجَ عَلَى الْأَئِمَّةِ وَلَا الْقِتَالَ فِي الْفِتْنَةِ , وَنَسْمَعُ وَنُطِيعُ لِمَنْ وَلَّاهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ أَمْرَنَا وَلَا نَنْزِعُ يَدًا مِنْ طَاعَةٍ , وَنَتَّبِعُ السُّنَّةَ وَالْجَمَاعَةَ , وَنَجْتَنِبُ الشُّذُوذَ وَالْخِلَافَ وَالْفُرْقَةَ. وَأَنَّ الْجِهَادَ مَاضٍ مُنْذُ بَعَثَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ نَبِيَّهُ عَلَيْهِ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامِ إِلَى قِيَامِ السَّاعَةِ مَعَ أُولِي الْأَمْرِ مِنْ أَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ لَا يُبْطِلُهُ شَيْءٌ. وَالْحَجُّ كَذَلِكَ , وَدَفْعُ الصَّدَقَاتِ مِنَ السَّوَائِمِ إِلَى أُولِي الْأَمْرِ مِنْ أَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ
19. İmamlara (yöneticilere) karşı ayaklanma, savaşma yada fitne çıkarma görüşünde değiliz. Allah’ın müslümanların işlerinin başına geçirdiği yöneticiye dinler ve ona itaat ederiz, ona itaatten el çekmeyiz, sünnete ve cemaate ittibâ ederiz. Şâz görüşlerden, muhalefetten ve fırkalşmaktan uzak dururuz. Cihad Allah’ın Nebî sallallahu aleyhi ve sellemi gönderdiği andan kıyamet gününe kadar müslümanların emiri ile geçerlidir hiç birşey onu geçersiz kılmaz, Hac’da böyledir. Zekat hayvanları müslümanların yöneticilerine verilir.
وَالنَّاسُ مُؤَمَّنُونَ فِي أَحْكَامِهِمْ وَمَوَارِيثِهِمْ , وَلَا نَدْرِي مَا هُمْ عِنْدَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ
20. İnsanlar kendilerine uygulanacak hükümler ve pay edilecek miraslar hususunda mümindirler, Onların Allah azze ve celle katındaki durumlarını bilmeyiz.
فَمَنْ قَالَ: إِنَّهُ مُؤْمِنٌ حَقًّا فَهُوَ مُبْتَدِعٌ
21. Kim hakîkaten mümin olduğunu sölerse mubtedi’dir (Bidat ehlindendir).
وَمَنْ قَالَ: هُوَ مُؤْمِنٌ عِنْدَ اللَّهِ فَهُوَ مِنَ الْكَاذِبِينَ
22. Kim Allah katında mümin olduğunu söylerse o yalancıdır.
وَمَنْ قَالَ: هُوَ مُؤْمِنٌ بِاللَّهِ حَقًّا فَهُوَ مُصِيبٌ
23. Kim hakîkaten Allah’a iman ettiğini söylerse o isabet etmiştir.
وَالْمُرْجِئَةُ وَالْمُبْتَدِعَةُ ضُلَّالٌ
24. Mürcie bidatçi sapıklardır.
وَالْقَدَرِيَّةُ الْمُبْتَدِعَةُ ضُلَّالٌ
25. Kadriyye bidatçi sapıklardır.
فَمَنْ أَنْكَرَ مِنْهُمْ أَنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ لَا يَعْلَمُ مَا لَمْ يَكُنْ قَبْلَ أَنْ يَكُونَ فَهُوَ كَافِرٌ.
26. Kaderiyeden Allah birşeyi olmadan önce bilmez diyenler kâfirlerdir.
وَأَنَّ الْجَهْمِيَّةَ كُفَّارٌ
27. Cehmiyye kâfirlerdir.
وَأَنَّ الرَّافِضَةَ رَفَضُوا الْإِسْلَامَ
28. Râfızîler islâmı reddetmişlerdir.
وَالْخَوَارِجَ مُرَّاقٌ
29. Hariciler (okun yaydan çıktığı gibi dinden) çıkmışlardır.
وَمَنْ زَعَمَ أَنَّ الْقُرْآنَ مَخْلُوقٌ فَهُوَ كَافِرٌ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ كُفْرًا يَنْقُلُ عَنِ الْمِلَّةِ. وَمَنْ شَكَّ فِي كُفْرِهِ مِمَّنْ يَفْهَمُ فَهُوَ كَافِرٌ.
30. Kim Kur’an’ın mahluk olduğunu söylerse dinden çıkaran bir küfür ile azîm olan Allah’a kâfir olmuştur. Konuyu anlayanlardan kim onun küfründe şüphe ederse o da kâfirdir.
وَمَنْ شَكَّ فِي كَلَامِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ فَوَقَفَ شَاكًّا فِيهِ يَقُولُ: لَا أَدْرِي مَخْلُوقٌ أَوْ غَيْرُ مَخْلُوقٍ فَهُوَ جَهْمِيٌّ
31. Kim Allah’ın kelamı hakkında şüphe edip duraksarsa ve bilmiyorum o mahlukmudur degilmidir derse o cehmîdir.
وَمَنْ وَقَفَ فِي الْقُرْآنِ جَاهِلًا عُلِّمَ وَبُدِّعَ وَلَمْ يُكَفَّرْ.
32. Kim Kur’an’ hakkında cehaleti sebebiyle duraksarsa ona öğretilir bidatçi olduğu söylenir ama tekfir edilmez.
وَمَنْ قَالَ: لَفْظِي بِالْقُرْآنِ مَخْلُوقٌ فَهُوَ جَهْمِيٌّ أَوِ الْقُرْآنُ بِلَفْظِي مَخْلُوقٌ فَهُوَ جَهْمِيٌّ.
33. Kim Kur’an’ın lafız olarak mahuktur yada kuran benim telâfuzumla mahuktur derse o cehmîdir.
قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ: وَسَمِعْتُ أَبِي يَقُولُ: ” وَعَلَامَةُ أَهْلِ الْبِدَعِ الْوَقِيعَةُ فِي أَهْلِ الْأَثَرِ
Ebû Muhammed ⁶ dediki : Babamı ⁷ şöyle derken işittim: Bidat ehlinin Alâmeti eser ehline⁸ tân etmeleridir.
وَعَلَامَةُ الزَّنَادِقَةِ تَسْمِيَتُهُمْ أَهْلَ السُّنَّةِ حَشْوِيَّةً يُرِيدُونَ إِبْطَالَ الْآثَارِ.
Zındıkların alâmeti ehli sünneti haşviyye olarak isimlendirmeleridir eserleri iptal etmeyi murâd ediyorlar.
وَعَلَامَةُ الْجَهْمِيَّةِ تَسْمِيَتُهُمْ أَهْلَ السُّنَّةِ مُشَبِّهَةً
Cehmiyyenin alâmeti ehli sünneti müşebbihe olarak isimlendirmeleridir.
وَعَلَامَةُ الْقَدَرِيَّةِ تَسْمِيَتُهُمْ أَهْلَ الْأَثَرِ مُجَبِّرَةً
Kaderiyyenin alâmeti ehli eseri mucebbira (cebriye) diye isimlendirmeleridir.
الْمُرْجِئَةِ تَسْمِيَتُهُمْ أَهْلَ السُّنَّةِ مُخَالِفَةً وَنُقْصَانِيَّةً.
Mürcieye ehli sünneti muhâlife nuksâniyye diye isimlendirir.
وَعَلَامَةُ الرَّافِضَةِ تَسْمِيَتُهُمْ أَهْلَ السُّنَّةِ نَاصِبَةً.
Râfızanin alâmeti ehli sünneti nâsıbe diye isimlendirmeleridir.
وَلَا يَلْحَقُ أَهْلَ السُّنَّةِ إِلَّا اسْمٌ وَاحِدٌ وَيَسْتَحِيلُ أَنْ تَجْمَعَهُمْ هَذِهِ الْأَسْمَاءُ
Ehli Sünnetin ancak bir ismi vardır bu isimlerin tamamının onlarda bulunması imkansızdır.
قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ: وَسَمِعْتُ أَبِي وَأَبَا زُرْعَةَ يَأْمُرَانِ بِهِجْرَانِ أَهْلِ الزَّيْغِ وَالْبِدَعِ يُغَلِّظَانِ فِي ذَلِكَ أَشَدَّ التَّغْلِيظِ , وَيُنْكِرَانِ وَضْعَ الْكُتُبِ بِرَأْيٍ فِي غَيْرِ آثَارٍ , وَيَنْهَيَانِ عَنْ مُجَالَسَةِ أَهْلِ الْكَلَامِ وَالنَّظَرِ فِي كُتُبِ الْمُتَكَلِّمِينَ , وَيَقُولَانِ: لَا يُفْلِحُ صَاحِبُ كَلَامٍ أَبَدًا.
34. Ebû Muhammed dedi ki : Babamı ve Ebû Zur’ayı Bidat ve Zeyğ ehlini terk etmeyi emrederken ve bundan şiddetli bir şekilde sakındırırken Eser olmadan Rey ile kitap yazmayı inkar ederken Kelam ehlinin meclislerinden, orada oturmaktan nehyederken , Kelamcıların kitaplarına bakmaktan (okumaktan) nehyederken ve Kelam Ehli İflah olmaz derken işittim.
قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ: «وَبِهِ أَقُولُ أَنَا»
Ebu Muhammed dedi ki : Bende böyle diyorum.
وَقَالَ أَبُو عَلِيِّ بْنُ حُبَيْشٍ الْمُقْرِئُ: «وَبِهِ أَقُولُ»
Ebû Alî bin Hubeyş el Mukrî dedi ki :
Bende böyle diyorum.
قَالَ شَيْخُنَا ابْنُ الْمُظَفَّرِ: «وَبِهِ أَقُولُ»
Şeyhimiz İbnul Muzaffer dediki : Bende böyle diyorum.
وَقَالَ شَيْخُنَا يَعْنِي الْمُصَنِّفَ: «وَبِهِ أَقُولُ»
Şeyhimiz Turaysi dedi ki : Bende böyle diyorum.
وَقَالَ شَيْخُنَا السَّلَفِيُّ: «وَبِهِ نَقُولُ»
Şeyhimiz es- Selefî dedi ki : Bende böyle diyorum.
___________________________________________
الحمد لله رب العالمين
Allah’ın izniyle konu ve kavramlar hakkında malumatlar gelecek.
Allah bu akide ile Rabbimizin huzuruna çıkmayı nasip etsin.
Allah okuyanlara faydalı kılsın.